Malatya Kale izollu Tarihi Eserler

Kömürhan İzolu doğudan batıya batıdan doğuya geçiş yolu olan Fırat’ın hemen kıyıcığında olurda zengin bir tarihe sahip olmaz mı? Eski çağlarda Mezopotamya Yolunun tam geçit yerinde olan IZOLU, sonralarını “Dersaadet” ana yolunda olursa elbette ki kaleler ve höyüklerle zenginleştirilecek, güvenlik noktaları oluşturulacaktır.
1960’lı yılların içerisinde “Karakaya Barajı” gündeme gelince. Izolu yöresi tarihi de hemen gündeme gelmiş oldu. M.Ö.8000 yıllarına uzanan İzolu – Cafer Höyük ve sonraları da 1979 da Pirot, Köşgerbaba, İmamoğlu ve Değirmendere de kurtarma çalışmaları sürdürülmüştür. Bu kazı ve kurtarma çalışmalarında Neolitik heykelcikler yanında, kireç taşından yapılmış heykeller, ayrıca toprağı ilk işleme araçlarından bıçak, orak, ok uçları, keski ve delgiler bulunarak, Malatya Müzesinde koruma altına alınmışlardır.
Asıl kurtarılmayıp Fırat’ın koynuna terk edilen eserler, höyükler ve meşhur İZOLU YAZITI’DIR. Baskil İlçesi İzolu Köyü Habibuşağı yolu üzerinde bulunan bu yazıt Avrupa Konseyi Doğal ve Kültürel varlıkları koruma envanteri (D.K.V.K.E.) ve Türkiye Eski Eserler ve Müzeler Müdürlüğü Anıt 20.02.?.-1 envanter no ile tespiti yapılmış olup tespite ilişkin envanter Elazığ Müzesindedir. Envanterde Karakaya barajı gölü altında kalacağından kitabenin kayadan sökülüp Elazığ müzesine nakli gereklidir, denilmektedir.
Yurt içinden ve yurt dışından arkeologlar ve tarihçiler gelip araştırmalar yaparlarken bu konulara gönül vermiş Malatyalı araştırmacılardan Celal Yalvaç Sabri Kelemeroğlu ‘ve Huseyın Çolak ta boş durmamışlar onlar da kendi ölçüleri içerisinde kaybolmakta olan tarihi eserlerin resimlerini çekip, yerinde bilgiler toplamışlardır.
Bunlardan birisi, suyun altında kalanı İzolu Yazıtı’dır Celal Yalvaç bu konuda şunları anlattı “Yazıt’ın aslı şimdi 34 m.suyun altında kalmıştır. Anadolu’da çok kıymetli bir tarihi eserdir. Dik bir kayanın önyüzü ustalıkla düzlenmiş, birazda oyularak 1.5 m2. tutarındaki düz yüzey üzerine Urartu Kralı III. Sarduri’ye ait (M.Ö. 750-733) kitabe yazılmış…”

Celal Yalvaç’ın anlattığı bu kitabenin mulajı alınarak Malatya Müzesine taşınmıştır.
Kitabenin tercümesinde şunlar yazılıdır.

“Tanrı Haldi ilerledi. O’nun silahları öldürücüdür. Şahu’nun oğlu Hilaruada, Melitealhilerin ülkesinin kralı, Argişti’nin oğlu Sarduri’nin önünde baş eğdi. Haldi güçlüdür, Haldi’nin silahları güçlüdür.

Argişti’nin oğlu Sarduri ilerledi. sarduri şöyle der:
“Fırat pürüzsüzdü (Durgundu). Oradan karşıya geçen hiç bir kral yoktu. Ben Tanrı Haldi’ye dua ettim. Urartu Tanrıları Teişeba’ya, Şivini’ye dua ettim, istekte bulundum. Tanrılar beni dinlediler, bana yol açtılar. Tumeiski (Tumeiski : Kömürhan yakınında bulunan adına Tomisa denilen kaledir. Önünde, askerlerimin arasında karşıya geçtim. Aynı günde ülkeye doğru ilerledim. Kawala’nın güneyini aldım. Melitea’nın (Melitea: Malatya’ nin eski adıdır.)  kuzeyindeki dağlık bölge olan Karnişi’ye dek (Karnişi: Mezopotamya- Batı Anadolu yolu üzerinde, Kayseri dolaylarında bir ticaret kenti. Kaniş olarak ta bilinir.) vardım. Zab’anın gerilerindeki Muşani’ye dek gittim. On dört kale ve yetmiş kenti bir günde ele geçirdim. Kaleleri yerle bir ettim. Kentleri yıktım. Elli savaş arabası ele geçirdim. Savaştan dönerken, tahkim edilmiş olan Hilaruada’nın Kralı kenti Sasi’yi muhasara ettim. Savaşla aldım, Eşya, erkek, kadın oradan alıp yurduma getirdim. (Urartu Devletinin başkenti Van veya Van gölü yakınlarında bir şehir.)
Şarduri şöyle der:
İçeri girip emrettim. Melitea muhasara edilsin. Hilaruda da geldi, önümde ayaklarıma kapandı ve kendini affettirmek istedi. Merhamet gösterdim. Altın gümüş eşyayı ganimet olarak Urartu’ya taşıdım. Onu vergiye bağladım. Dokuz kaleyi o ülkeden ayırıp, kendi topraklarıma kattım. Huzani, Yaurahi, Tumeişki Vasini, Manunui, Aruşi, Gulbitarrini, Taşe, Guera’nın Taşesi, Meluiani, Haldi’nin yüceliği ile Argişti oğlu Sarduri güçlü kraldır. Yüce’dir. Urartu’nun kralıdır. Tuşpa Şehrinin Prensidir…” (Haldi Kral. Haldi Van’dan gelip güçtü ordusu ile Fıratı, geçmek için kaldığı yerin şimdi demiryolu köprüsünün doğu yakasında olan “Herdi Nahiyesi” olduğu yer olarak söyleniyor. Bu arada uzun seneler gemi işletilmiş tarihe “Sefine-i Herdi’ olarak geçmiştir. Hacı Mehmetli köyü…)
Tunç Çağına ait iki adet idol (İmamoğlu Höyük’ten Çıkarılmıştır)
İzolu’da en belirgin tarihi yer Kömürhan’dır. Bu ismi neden aldığı, ne zaman yapıldığı konusunda yazılı bir kanıt olmamasına rağmen, yörenin yaşlıları IV. Murat’ın Bağdat seferi sırasında yaptırıldığını söylüyorlarsa da bu hanın daha önceki çağlarda yapılmış olabileceği sanılmaktadır. Tarihin akışı incelendiğinde Doğu Anadolu ve Güneydoğu’nun bir kesiminin Orta Anadolu ve Akdenize ulaşımı için Fırat’ın selden ve taşkınlardan korunan ve suyun toplanıp dar bir geçitten geçtiği, aynı zamanda Halep – Bağdat ve Kayseri – Bağdat yolları üzerinde en güvenilir yerindedir. Kömürhan’ın toprağı kül rengini andırdığı için yörenin yaşlıları o nedenle bu adın verilmiş olabileceğini söylüyorlar. Bir başkaları geçişlerin uzun sürdüğünden kervanların.Askeri birliklerin, aşiret göçlerinin burada “Kümelendiği” için “toplanma yeri” anlamında söylendiğini anlatıyorlar. Hatta “Kamu Han” Kömürhan” yanı herkesin yararlanacağı, Kamuya ait yer anlamına kullanıyorlar. Suyun bir yüzünden öteki yüzüne geçmeler bazen günler, haftalar ve aylar sürmüş Fırat, türkülere, ağıtlara girdiği gibi isim ve soyadları da olmuştur.

Kaynak:M.Ali Cengiz ‘in İzollu (Kale) İsimli Kitabı.

Kısa adres:

Yazar - 09 Temmuz 2009. Kategori Izollu Tarihi. Bu yazıya yazılan yazıları RSS üzerinden takip edebilirsiniz RSS 2.0. Yorum yazabilir veya geri izlemede bulunabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir