Öldürülenlerin Mezarları – İkizpınar Kavgası

Bu öykü Kal’a (Kale)ye doğru inen,İkizpınar’ındaki yolların kesiştiği bi kavuşak yerinde “uğur kesme kavgası” ile neticelenmiş acıklı bir olayı dile getirmektedir.

Dünkü inanışlarda halkın önem verdiği “ugur” nasıl bir şeydi,nasıl olur kesilir,kavga nasıl başlar dı?
İnsanın ömür boyu gelen her yeni günü,yeni talih içinde bir uğura açıktır.Sabah evden çıkarken,iş yerine giderken onu başkalarına kaptırmamak gerekli.Örneğin,bir ana yol üzerinde yürürken tali yoldan gelenin önünüzden geçmesi ile uğurunuzu o almış sayılırdı.Tali yolu keserek siz geçmiş olsaydınız uğurunuz kesilmez,o kişinin uğuru size geçmiş olurdu.Üstelik hayvan bile uğur kesebilirdi.İşi iyi gitmeyen,üzücü olaylarla karşılaşmış olanlar o günkü uğurunu belki de bir hayvana kaptırmış düşüncesi içinde üzülürdü.Hala kasabalarda,köy hayatı içinde az da olsa bu batıl adete inananlar,onu yaşayanlar var.Beyinlere işlenmiş bu öyle bir inanç ki,uğuru vermemek için “önce yol benim!Önümden gecemezsin!” diyen kişi,öteki kişiden kuvvetliyse zayıf olan,kuvvetli olana yol veriyor,ya da uğur vermeme kavgası başlıyordu.
Uzak dağ köylerinden Kömürhan Boğazı’na yakın yol üstündeki Kale’ye doğru giden,yediden yüzyediye biner kişiye aşkın iki gelin alayı İkizpınarı’ndaki bir yol kavuşağında yüz yüze karşılaşırlar.Her iki alayın da en önde gelenleri uğur kestirmemenin direnişi içinde en önde atılarak kılıçlarını çeker:

-Yolumuzu kesmeyin!Durun!Geçemezsiniz!…
-Önce biz geçeceğiz,çünkü ana yoldayız…
-Hayır!Yol hakkı bizim!Biz daha kuvvetliyiz…Bir ağa düğününün uğurunu kesmeyin…

Sözleriyle başlayan öfkeli tartışmalar kızıştıkça kızışır.Birden bire başlayan kavga öyle büyür ki,her her iki alayın cesetleri üstünde sade iki gelinden başka hiç kimse kalmaz.Gelinlerden birisi bu olaydan kaçarken atından düşer ölür.Öbür cesur gelin de atını önündeki yüksek bir yara sürer.Kıyı tarlalarında çalışan köylülere duvağını sallarken acı acı seslenir:
-Hey!..Hey!..Hey!..
-Kan gölüne gelin ey!..
-Hey!..Hey!..Hey!..

Çığlık çığlık yükselen o ipince,daha keskin gür sesi Fırat’a doğru inen vadilerde yankılanır.
Olay yerine gelen ölü sahiplerinin tutturduğu ağıtlar,döktüğü gaözyaşları Kale’nin tarihine bir acı bırakırken asılsız bir inancın aldanışı içinde delik deşik olarak kan gölüne serilmiş zavallı insanların gömüldüğü alana, ” Öldürülenlerin Mezarları” diye isim koyulur.

Yaşanmış bu olayın arkada bıraktığı bazı ağıtları da buraya alıyorum:

“Sana düğün yapıldı
Beyaz duvak takıldı
Ellerindeki kına
Ecele mi yakıldı?..”

“Kader derin bir kuyu
Uyu,gelinim uyu
Ağıdını tutturdu
İkizpınarın suyu…”

“Yazı,ezel yazılmış
Toprağı dar kazılmış
Mezar taşı üstüne
“Kurban”diye yazılmış…”

Mehmet Akif KAYADUMAN

Kaynak:Dünkü Fırat Havzası’nda Araştırmalar 1985/1986
Mehmet Sabri KELEMEROĞLU

Kısa adres:

Yazar - 09 Şubat 2010. Kategori Sizden Gelenler. Bu yazıya yazılan yazıları RSS üzerinden takip edebilirsiniz RSS 2.0. Yorum yazabilir veya geri izlemede bulunabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir