Bahri’de Ağaç, Ölülerin Nesine Gerek? ( Sultan Kılıç’ın Kaleminden )

bahri camisi

 

Bahri camiinin batısındaki köy mezarlığını geziyorum. Mezarlıkta çok eski mezar taşları görüyorum. Taş oyma, eski yazıların yer aldığı pek çok mezar taşı, yılların yorgunluyla bezgin yatıyor.

 

Bahri camiinin batısındaki köy mezarlığını geziyorum. Mezarlıkta çok eski mezar taşları görüyorum. Taş oyma, eski yazıların yer aldığı pek çok mezar taşı, yılların yorgunluyla bezgin yatıyor. Yeşil sarı yosunlarla tarihten bir mektup, mezar taşları. Mezarlığın ağaçsızlığı dikkatimi çekiyor. Mezarlığa en yakışan servileri aramasa da gözlerim; Malatya’da olmazsa olmazımız, dut ağaçlarını arıyor gözlerim. Köylülere mezarlığın neden ağaçlandırılmadığını sorduğumda “ Ölüler ağacı ne yapacaklar? Ağaç, ölülerin nesine gerek? “ yanıtını alıyorum.
Köy de ağaçsız, evlerin çevresine ağaç dikmiyorlar sanırım. Köyün dışında kayısı bahçeleri ve bademlikler var. Köyün sırtını yasladığı tepeler bomboş, bir tanecik ağaç görünmüyor. Eskiden dam boyu kar yağardı. Damların arası karla dolardı. Damdan dama kara basarak geçerdik, dediler. İklim değişikliği, kuraklık yaratmış. Köyün ortasındaki çeşme kurumuş, çeşmenin yalağına taş doldurmuşlar. Beş kilometre boru döşeyerek dağdan köye su getirmişler. Beş kilometrelik boruyla da suyu evlere dağıtmışlar. Hemen her evde çamaşır makinesi varmış. Kanalizasyon şebekesi de var. Köyün sokakları dar, engebeli; ama temiz. Anayoldan köyün girişine kadar asfalt zaten.
345 YILLIK KERPİÇ CAMİSİYLE BAHRİ 
Bahri (Erenli)’nin bir camisi var, büyük ve yeni. Yeni caminin biraz ötesinde, mezarlığın yanında da 345 yıllık, kerpiçten yapılmış, tescilli Bahri Cami var. Caminin duvarları oldukça kalın, pencere içlerinin genişliğinden anlaşılıyor. Dama sonradan çatı kondurulmuş, çatının korumasıyla belki bu günlere gelebilmiş cami. Tavanı ahşap, mertekler ve toprak tabana direklerle direnmiş.
Avlusundaki kuyunun suyu kurumuş. Bahçe duvarının üstünde eskiden bir kulübe varmış. Bu ahşap kulübeye taş merdivenden çıkarak ezan okurmuş imam. Doğu ve batı duvarlarında dörderden sekiz pencereden ışık süzülüyor içeriye. Kuzeye bakan iki pencere ve iki kapı var. Avluya açılan iki kapının üzerinde de kitabe varmış. Şimdi doğudaki kitabe yerinde duruyor; ama batıdaki kitabenin yerinde yeller esiyor. Batıdaki kitabe yerinde, seksen beş yaşındaki Mustafa amca da kitabe görmemiş. Belki de hiç yoktu orada kitabe, diyeceğim; ama kapı ve kapının üstündeki kitabe yerleri aynı.
MALATYA KADISININ PADİŞAHTAN RİCASI
Bahri Cami ile ilgili Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki belgelerin kopyaları, Prof. Dr. Mehmet Karagöz’den temin edilerek Yrd. Doç. Cafer Mum tarafından Türkçeye çevrilmiş. Belgeden anlaşıldığı kadarıyla Bahri Camii’nin öyküsü şöyle: Bahri ve civar köylerdeki halk, cuma ve bayram namazlarında köyde bulunan mescide sığmamaktadırlar. Bunun için Aşağışehir (Eskimalatya)’e gitmektedirler. Bu gidişlerde güçlük çekmektedirler. Köydeki halk, mescidi büyüterek camiye çevirmek için padişahtan izin ister. Zamanın Malatya kadısı, halkın ricasını padişaha arz eder. Padişahın izniyle halk, Bahri mescidini camiye çevirir. Mevlana Ali adlı bir hatibi de günlük bir akçe ücretle camiye hatip olarak görevlendirirler.
Bahri Caminin kitabesine gelince, beyaz sal taşı üzerine oyma, biraz da süslü bir yazı yazılmış. Ancak bu kitabe, caminin yapılışını değil, onarılışını anlatmaktadır. Hicrî 1280; milâdi 1863- 1864 yılında caminin onarıldığını göstermektedir. Kitabede kullanılan yazı açık ve okunaklı bir yazı değildir. Ayrıca bazı yerlerinin aşındığı ve zarar gördüğü de söylenebilir. Bu nedenle kitabenin bazı kısımları okunamamış. Kitabenin okunabilen kısımlarından, Cami’in, Nebî’nin oğlu Hasan Ağa adlı biri tarafından, Allah’ın rızasını ve peygamberin şefaatini kazanmak amacıyla onartıldığı anlaşılmaktadır.
“Bu mescid-i şerîfi ve ma’bed-i münîfi Nebî’nin oğlu Hasan Ağa rızâ’en ……… li-şefâ’ati rasûlihi tecdîd ve ta’mîr etmişdir. Bu misillü itmâmını …………… tekaddes kabûle karîn ……………… edenlerin sebeb-i mağfiret ve rahmetleri kılınsın. Âmîn. Sene 1280.”
Camiin ne zaman yapıldığını gösterecek kitabe bugün elimizde değilse de arşivlerde yeterli miktarda belge bulunmaktadır. Burada mutlaka üzerinde durulması ve altı çizilmesi gereken bir husus da camiin, herhangi bir kişi tarafından değil, belde ahalisi tarafından yapılmış olmasıdır.
Ben, yer adlarının eskisini kullanmayı tercih ediyorum. Daha sıcak, anlamlı ve doğru geliyor eski adlar. O nedenle Erenli’nin gerçek adını, Bahri’yi kullanmak istiyorum. Yer adları da insan adları gibidir. Söylendiğinde tüm fiziksel ve ruhsal; yani kültürel değerlerini yansıtırlar.
Kerpiç evleri, asırlık dut ağaçlarını hayranlıkla seyrediyorum. Kuruyan köy çeşmesinin kitabesinin eski, kendisinin yeni olduğunu görebiliyorum. Kitabe, başka yerden getirilerek buraya yerleştirilmiş olabilir. Kitabe eski, çeşme yeni çünkü. Kerpiçlerin yapıldığı toprağın, bir eski yerleşim yerinden, yığmadan getirilmiş olabileceğini tahmin ediyorum. Kerpiçlerin topraklarında küp parçaları; hatta kemik parçaları bulunuyor.
BEYDAĞLARINA DA MI KAR YAĞMAZ OLDU?
Sağlık ocağı ve kadrolu ebesi var. Aile hekimi de haftanın iki günü köye geliyor. İlköğretim okulu var. Saat 8.30- 14.00 arası eğitim ve öğretim yapılıyor. Köyün çevresi eskiden hep üzüm bağıymış. İklim değişimi ve kimyasal maddelerin kullanımı sonucu, bağlar kurumuş. Kayısının umuduna kalmışlar. Tarlaları terk etmişler; buğday ekemiyorlar. Çift parası, mazot parası, traktörün yedek parçası, işçilik ücreti… derken ürün elde edeceğimize borçlu çıkıyoruz. Onun için tarlaları ekip biçmiyoruz, diyorlar. Hayvancılık da ölmüş. Her evin malı davarı, sadece kendi ailesine yetecek kadar.
Bahri’de evler iki katlı. Alt katta hayvanları kalıyor, üst katta da kendileri kalıyor. Hayvanlarına çok iyi bakıyorlar. İnekleri, köpekleri, kedileri, tavukları pek bakımlı. Hayvanların tüyleri parlıyor. Hayvanlarını hem temiz tutuyorlar hem de iyi besliyorlar. Köyü gezerken her yana dikkatle bakıyorum. İkinci katların geniş eyvanlarında kadınlar görüyorum. Onlar da bana merakla bakıyorlar. İçtenlikle selamıma karşılık veriyorlar. Evlerine davet ediyorlar. Anadolu’muzun sıcak, temiz insanları işte Bahri’nin insanları.
Eskiden dut ağacı da çokmuş. Asırlık dut ağaçları var köyde. Beş yüz haneli köyün evlerinin neredeyse üçte biri terk edilmiş. Kerpiç evlerin çoğu yıkılmış, her yerde pey (yıkıntı)’e rastlıyoruz. Yazın artan nüfusun, kışın üçte bire düştüğü, köyde yaşlıların kaldığı söyleniyor. Köy odasında kış geceleri toplanırlarmış, bu toplantılar da eskilerde kalmış tabi. Televizyon, köy odası paylaşımını ortadan kaldırdı, diyorlar. Köy odalarında dini efsaneler okurlarmış. Susuzluk; kente bu kadar yakın, arazisi bu kadar geniş bir alana dağılmış bir beldeyi boşaltmış. İstanbul’a göçmüşler. Yine de kerpiç ev bakımından zengin bir belde Bahri.
OKUMA MERAKI ARTMIŞ
İlköğretim okulunun öğrencileri geliyor yanıma. Saygılı ve cana yakınlar. Üstleri başları tertemiz, bakımlılar. Belli ki iyi de besleniyorlar; yüzleri pembe pembe. Kız erkek yan yana diziliyor, poz veriyorlar. Fotoğraflarını çekiyorum. Camiden çıkan yaşlılarla konuşuyorum. Ülke ekonomisinden dış siyasete kadar her konuda fikir yürütüyorlar. Bahri’deki ekonomik kıskacı, dünya ekonomisiyle bağdaştırmayı da ihmal etmiyorlar.
Erkekler, Türkçe konuşabiliyor. Genç kadınlar da Türkçe konuşabiliyor. Yaşlıların çoğunun okuma yazması yok. Yeni kuşak, okumaya önem veriyor. Yaşlı bir teyzeye rastlıyorum. Güler yüzle benimle konuşmaya çalışıyor. Belki o, beni anlıyor; ama ben onu anlayamıyorum. Diliyle, Kürtçesiyle, kültürüyle yaşamasını diliyorum. Kültürünü, ancak diliyle yaşatabileceğini düşünüyorum. Olsun, biz de beden diliyle anlaşıyoruz. Sevgiyle kucaklaşıyoruz Bahrili teyzeyle. Köyüne gelen Tanrı misafirini, Bahrili teyze, bağrına basıyor. Birbirimizin dilini anlamasak da birbirimizi seviyoruz.

 

Sultan KILIÇ – Malatya
sultankilic44@hotmail.com
http://www.malatyacagdas.com/ozel-haber/bahride-agac-olulerin-nesine-gerek-h19192.html

Kısa adres:

Yazar - 15 Ocak 2013. Kategori Izollu Haberler, Sizden Gelenler. Bu yazıya yazılan yazıları RSS üzerinden takip edebilirsiniz RSS 2.0. Yorum yazabilir veya geri izlemede bulunabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir